Kendini Sabote Edenler Kulübü
Başarının bir adım ötesinde durup, kendi önüne engeller koyanlar için bir yol haritası. Erteleme, mükemmeliyetçilik, korkular… Artık bu döngüyü kırmanın zamanı geldi.
Bu yazıyı sesli dinlemek için tıklayın 👉 Spotify | Apple 🎧
İnsan bazen en büyük engeli kendine koyar. Çalışma hayatında en büyük düşmanımız çoğu zaman başkaları değil, kendi iç sesimizdir.
Birlikte çalıştığım ekiplerden birinde, bir yöneticinin kendi önüne nasıl set çektiğine yakından şahit oldum. Adam gerçekten zeki, işine hakim ve titizdi ama sürekli kovulma korkusuyla yaşıyordu. Ona defalarca, işini zaten iyi yaptığını, bazen risk almanın kaçınılmaz olduğunu anlattım. Ama o, en küçük belirsizlikte bile geri adım atıyordu. Hata yapmaktan korktuğu için yeni bir şey denemiyor, risk almıyordu. Sonunda kendini o kadar sıkışmış hissetti ki çareyi ayrılmakta buldu. Gerçekte kimse onu kovmayı düşünmüyordu ama o, bu korkuyu o kadar derinden hissediyordu ki, sanki kaçınılmazmış gibi davrandı. Başarılı olabilecek bir kariyeri, kendi yarattığı duvarlarla engelledi.
Bir başka durumda, bu sefer yönetici koltuğunda oturan bendim. Yeni geçtiğim rolde, sınırları tam olarak içselleştiremediğim için, karar almak benim için bir çıkmaza dönüşmüştü. Takım benden yön göstermemi bekliyordu ama ben, yanlış bir adım atmaktan çekindiğim için, sorumlulukları net bir şekilde sahiplenemedim. İşi başkalarına devretmeye çalışırken, aslında kendi görevimi ihmal ediyordum. Fark etmeden, takımın ortasında ama etkisiz bir noktaya düşmüştüm. Onların yöneticisiydim ama varlığımın bir fark yaratmadığı, eksik bir lider haline gelmiştim.
Bu iki hikaye, iş hayatındaki en büyük sabotajcının bazen başkaları değil, kişinin kendi olduğunu gösteriyor. Kendimizi nasıl engellediğimizi anlamak ve bu döngüyü kırmak, gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmanın ilk adımı.

Kendini Sabote Etmenin İş Hayatındaki Görünümleri
Kendini sabote etme, kişiden kişiye farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazıları risk almaktan tamamen kaçınırken, bazıları işleri sürekli erteler ya da mükemmel olana kadar harekete geçmemekte diretir. İş yerinde en sık karşılaşılan kendini sabote etme biçimlerine bakalım:
1. Sürekli Erteleme: “Daha sonra yaparım” Tuzağı
Büyük projelerin başlangıcını sürekli erteliyor musunuz? Son teslim tarihleri yaklaştıkça üzerinizdeki baskı artıyor ve son dakikada yetiştirmeye çalışıyor musunuz?
Erteleme, çoğu zaman tembellikle değil, mükemmeliyetçilik veya başarısızlık korkusuyla ilgilidir. Eğer bir işi "kusursuz" yapamayacağınıza inanıyorsanız, başlamamak daha güvenli gelir. Ancak, bu döngü stres yaratır ve özgüveni zayıflatır.
2. Mükemmeliyetçilik: “Ya yeterince iyi olmazsa?”
Mükemmeliyetçilik, bazen bir avantaj gibi görülebilir ama çoğu zaman kişinin kendini sabote etme biçimlerinden biridir. Bir işin her detayını kusursuz yapmaya çalışmak, süreci uzatır ve işleri yetiştirmeyi zorlaştırır.
Mükemmeliyeti hedefleyen insanlar, hataya karşı aşırı hassas oldukları için risk almaktan kaçınırlar. Halbuki, iş hayatında ilerlemenin en büyük anahtarlarından biri, hatalardan öğrenerek gelişmektir.
3. Başarısızlık Korkusu: “Ya hata yaparsam?”
Bazen insanlar, hata yapmanın sonuçlarından o kadar korkarlar ki, harekete geçmek yerine geri çekilmeyi tercih ederler. Oysa ki başarısızlık, öğrenmenin en önemli parçalarından biridir.
Başarısızlık korkusu, insanı güvenli bölgede tutar ama aynı zamanda fırsatları kaçırmasına ve gelişiminin yavaşlamasına neden olur.
4. Hayır Diyememek: “Bunu da yaparım” Sendromu
Kimi insanlar, başkalarını hayal kırıklığına uğratmaktan çekindiği için sürekli yeni işler üstlenir. Bir süre sonra aşırı yük altında ezilir ve asıl yapması gereken işlere odaklanamaz.
Hayır diyememek, tükenmişliğe ve iş performansının düşmesine neden olur. Daha fazla çalışmak, her zaman daha fazla üretkenlik anlamına gelmez. Bazen doğru önceliklendirme, daha iyi sonuçlar getirir.
5. Kendi Başarısını Küçümseme: “Aslında o kadar da iyi değilim”
Birçok yetkin insan, bulunduğu konuma şans eseri geldiğini düşünür ve kendini yetersiz hisseder. "Aslında o kadar iyi değilim", "Yakında herkes bunu fark edecek" gibi düşünceler, kişinin cesaretini kırar ve risk almasını engeller.
Bu düşünce biçimi Imposter Sendromu olarak bilinir ve kişinin özgüvenini zedeleyerek kendini göstermesine engel olur. Halbuki, bulunduğunuz konumda olmanızın bir sebebi var: Yetkinliğiniz ve emeğiniz.
Kendini Sabote Etmenin Görünmez Sonuçları
Kendini sabote etmenin en büyük sorunu, çoğu zaman fark edilmemesidir. Kişi bir gün uyanıp "Evet, ben kendimi sabote ediyorum" demez. Bunun yerine, başarının hep bir adım ötesinde kaldığını hisseder, nedenini tam olarak anlamadığı bir tükenmişlik yaşar ya da sürekli bir şeylerin eksik olduğu duygusuyla boğuşur.
Önce yavaş yavaş başlar. Önüne gelen fırsatlar kaçınılmaz olarak "henüz hazır değilim" diye geri çevrilir. Önemli karar anlarında belirsiz bir huzursuzluk çöker, sanki yanlış bir şey yapacakmış gibi. Sonra zamanla, çalışma hayatı hep bir mücadeleye dönüşür. Yükselme ihtimali varken yerinde sayma hissi, içten içe rahatsız edici bir gerçek halini alır.
Başarı elde edildikçe bile bir huzur gelmez. "Şans eseri oldu", "Aslında ben o kadar iyi değilim", "Bunu bir kez yaptım ama tekrar yapamam" gibi düşünceler zihni kemirir. İnsan, kariyerinde ne kadar ilerlerse ilerlesin, sürekli eksik ve yetersiz hisseder.
Ve en kötüsü: Bütün bunlar dışarıdan kimseye belli olmaz. Patronun gözünde işini iyi yapan biridir. Ekip arkadaşları onu sorumluluk sahibi, disiplinli biri olarak görür. Ama iç dünyasında, her yeni gün bir mücadeledir. Kendini gösterme, adım atma, hata yapma ve bunlardan öğrenme cesaretini bulamamak, bir yerden sonra bir alışkanlık haline gelir.
İşte bu yüzden kendini sabote etme, dışarıdan görünmez ama içten içe çökerten bir düşmandır. İnsan bir bakar ki yıllar geçmiş, fırsatlar kaçmış, kendi koyduğu engeller hayatının bir parçası olmuş. Bu döngüyü kırmanın ilk adımı, kendine şu soruyu sormaktır:
"Beni gerçekten durduran şey dış koşullar mı, yoksa kendim miyim?"
Kendini sabote etmenin en tehlikeli yanı, fark edilmeden kök salmasıdır. Bir bakmışsın, yapman gereken işlerden kaçınırken bulmuşsun kendini. Bir projeye başlamak için mükemmel anı beklemişsin, risk almak yerine güvenli alanında kalmışsın, fırsatlar gelmiş ama "henüz hazır değilim" diyerek geri çevirmişsin. İşte bu döngüyü kırmanın zamanı geldi.
Peki, kendini sabote etmeyi nasıl bırakabilirsin?
Kendi önüne engeller koyduğunu fark etmediğin sürece, onları aşamazsın. Öncelikle, seni geri tutan düşünceleri yakalamalısın:
"Ben bu işe uygun değilim."
"Ya başarısız olursam?"
"Şu an zamanlama iyi değil."
"Beni zaten kimse ciddiye almaz."
Bu düşünceler, gerçek mi yoksa korkularının sesi mi? Bunu anlamanın en iyi yolu, kendine basit ama güçlü bir soru sormaktır:
👉 Bu düşüncenin bir kanıtı var mı, yoksa sadece zihnimde büyüyen bir hikaye mi?
Kendi kendine koyduğun engellerin farkına varmaya başladığında, artık onları değiştirme gücüne sahip olursun.
Mükemmeliyetçiliği Bırak
Çoğu insan "ya tam yaparım ya hiç yapmam" mantığında takılıp kalır. Oysa hayat böyle işlemez. Büyük başarılar, küçük ve kararsız adımlarla başlar.
Eğer yeni bir projeye başlamaktan korkuyorsan, büyük resmi unut ve sadece ilk adımı at.
Eğer risk almaktan çekiniyorsan, küçük ve yönetilebilir riskler alarak pratiğe başla.
Eğer hata yapmaktan korkuyorsan, hata yapmanın da sürecin bir parçası olduğunu kabul et.
Mükemmel olmayacak, ama önemli olan başlaman. Çünkü hareket etmek, zihnindeki korkuları susturmanın en iyi yoludur.
Kendine Meydan Oku: Konfor Alanını Kır
Konfor alanı güvenlidir ama aynı zamanda gelişimini durduran en büyük tuzaktır. Eğer hep aynı şeyleri yaparsan, hep aynı noktada kalırsın.
Eğer bir toplantıda konuşmaktan çekiniyorsan, ilk olarak sadece bir fikir paylaş.
Eğer bir sorumluluk almaktan kaçınıyorsan, küçük bir görev üstlen ve kendini gözlemle.
Eğer risk almak seni korkutuyorsa, önce düşük riskli bir karar ver ve sonucunu değerlendir.
Önemli olan büyük değişiklikler yapmak değil, küçük değişiklikleri sürdürülebilir hale getirmektir.
"Hazır Olmayı" Bekleme: Hazır Olmak Bir Yanılsamadır
Kendini sabote eden birçok insan, harekete geçmek için mükemmel anı bekler. Daha çok deneyim, daha fazla bilgi, daha fazla hazırlık… Ama gerçekçi olalım: kimse hiçbir zaman tam olarak hazır olmaz.
Başarıya ulaşan insanların sırrı, hazır olmadan harekete geçmeleridir. Eksik olabileceklerini bilirler ama ilerleyerek öğrenirler.
Eğer bir fırsat geldiğinde "henüz hazır değilim" diyorsan, kendine şu soruyu sor:
👉 Gerçekten hazır değil miyim, yoksa sadece korkuyorum?
Çoğu zaman ikinci seçenek doğrudur.
Hata Yapmaktan Korkma: Kendine Karşı Daha Şefkatli Ol
Kendini sabote etmenin altında genellikle başarısızlık korkusu vardır. "Ya hata yaparsam?", "Ya rezil olursam?" gibi düşünceler insanı hareketsiz bırakır. Ama burada bir sır var:
💡 En başarılı insanlar, en çok hata yapanlardır.
Çünkü hata yapmadan öğrenmek mümkün değildir. Önemli olan hata yapmamak değil, hata yaptığında kendine nasıl davrandığındır.
Kendini suçlamak yerine, "Bu hatadan ne öğrenebilirim?" diye sor.
"Keşke yapmasaydım" demek yerine, "Bunu bir daha nasıl daha iyi yaparım?" diye düşün.
Hata yapmanın doğal olduğunu kabul et.
Kendine karşı ne kadar anlayışlı olursan, o kadar özgüvenli hareket edersin.
Küçük Zaferleri Kutla: Başarılarını Görmezden Gelme
Kendini sabote eden insanlar, genellikle başarılarını küçümser. Büyük hedeflere ulaşana kadar kendilerini yeterince iyi hissetmezler. Ama motivasyon, küçük zaferleri fark etmek ve kutlamakla beslenir.
Bir toplantıda çekinmeden konuşabildin mi? Harika bir adım attın.
Bir işi ertelemeyi bırakıp başladın mı? Bu çok büyük bir gelişme.
Bir hata yaptın ama ders çıkardın mı? Bu bile bir başarıdır.
Küçük kazanımlar, büyük değişimlerin temelidir.
Kendini sabote etme, fark edilmezse ömür boyu devam edebilir. Ama fark ettiğinde, onu değiştirme gücüne de sahip olursun. Bugün, şu an, kendin için küçük ama önemli bir adım atabilirsin.
Kendine şu soruları sorarak başla:
"Beni gerçekten durduran şey ne?"
"Hazır olmadığımı düşündüğüm konu hakkında aslında ne kadar bilgim var?"
"Mükemmel olmasını beklemeden hangi küçük adımı atabilirim?"
Unutma, kendi önüne koyduğun engelleri kaldıran kişi de yine sensin.
Kendimi yetersiz hissettiğim zamanlarda durup son 1-2 sene içinde yaptığım işleri düşünmeye çalışıyorum. Çoktan kafamdan sildiğim ama güzel problemler çözen çözümler geliştirmiş olduğumu kendime yeniden hatırlatmak imposter syndrome yaşamamamı sağlıyor benim. Aslında bir şeyi şu an yapabilmiş olmam senin de dediğin gibi kutlanması gereken bir şey. Zaten yapıyor olmam gerekirdi, bu ekstra bir şey değil gözüyle bakmak çok öz şefkatten uzak bi düşünce şekli oluyo.
Her gün mesai bitişi bugün güzel, beni mutlu etmiş 3 tane şeyi bulmaya zorluyorum kendimi bi beş dakika. Bu pratiği yaptığımdan beri de bulunduğum yere ve işlere olan motivasyonum artıyor. Evet hatalar da yapıyorum, bugün yaptığım bu hata yarın düşünürken beni mutlu etmiş 3 şeyden biri haline dönüşmüş olabiliyor. Bunu da görmek daha gerçekçi kılıyor hataların eğiticiliğini.
Yillardir kendime bunu yapiyorum ve tam olarak bahsedilen sebeplerden dolayi. Kariyerimde ortalama ustu bir hizla ilerledim fakat bu hiz bana kendimi hep eksik hissettirdi. Aslinda zihnimdeki eksik kisi olsam yaptigim isleri yapabilmeme imkan yok. Bunu tekrar hatirlattigin icin tesekkur ederim Mert abi, eline saglik 🙏